Çanakkale savaşları, dünyanın en kanlı savaşlarından bir tanesi olarak bilinmesine rağmen, kahraman Mehmetçiklerimiz merhametlerini düşman askerlerinden bile esirgememiş, vatanlarını işgale gelen düşmanlarına bile acımasızca davranmamışlar yeri geldiğinde onların yaralılarını dahi taşıyıp karşı tarafa bırakmışlardır. Diğer savaşlarda eşi benzeri görülmeyen bu tarz hadiselerin Çanakkale’de yaşandığının ispatı olarak bu anıt dikilmiş ve düşman komutanlarını dahi saygısına mazhar olan Mehmetçiklerimiz için anıta ‘Mehmetçiğe Saygı Anıtı’ ismi verilmiştir. Bir Türk askerinin yaralı bir İngiliz subayını, İngiliz siperine taşırken ki halinin anlatıldığı anıtın kaidesinde, 1967 yılında ülkemize gelen Avusturalya genel valisi Lord Casey’nin Mehmetçikle ilgili övgü dolu sözleri yazmaktadır.
Conkbayırı’na doğru ilerlerken, bir tarafta Ege Denizi, bir tarafta da Çanakkale Boğazı’nın görüldüğü Albayrak sırtında Mehmetçiğe Saygı Anıtı bulunmaktadır. 1992 tarihinde Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılmıştır. Heykel, bir anlamda Türk askerinin centilmenliğini ifade etmektedir.
Gerçekten de, özellikle karşı tarafın hatıraları incelendiği zaman, Türk askerlerinin yaralılara karşı merhametli davranışları oldukça dikkati çekmektedir. Mesela Bouvet zırhlısı batarken, ona yardım için gelen gemiler, askerleri tahliye etmeye çalışırken Türkler hedef değiştirmiş ve yaralılara yardıma gelenlere saldırmamıştı.
Avustralyalı komutan General Bridge’in cephede vurulup ölmesi ile ilgili çıkan haberlerde de, Türkler’in Bridge’in taşındığı sedye geçene kadar, o yöne hiç ateş etmedikleri ilgili bilgiler yayınlanmıştı. Prof. Dr. Mete Tunçoku’nun “Anzakların Kaleminden Mehmetçik” adlı kitabında benzer bir çok örnek karşımıza çıkmaktadır. Genel olarak Türkler hakkındaki barbar ifadelerinin yerini, Türklerin centilmenliğini alan örnekler bolca mevcuttur. Yaralıların yanına su bırakan Türk askerleri, esir kamplarında iyi muamele gördüğünü ifade eden yabancı askerlerin anlatımları, bunu sıklıkla vurgulamaktadır. Malta’daki bir hastaneden arkadaşına mektup yazan Avustralyalı Çavuş H.D. Collyer ‘’Türklerin aslında iyi kalpli insanlar olduğunu biliyorum. İşte bunu kanıtlayan hatırladığım üç olay: Bir keresinde 12 yaralı askerimiz, cephede Türk Kızılay ekibi tarafından bulunur. Esir alınmazlar. Yaraları sarılır ve kendilerine: Sizinkiler gelip sizi alırlar, denilip bırakılırlar. Bir başka sefer de Türk askeri yaralı bir askerimizi bulur. Yaralarını temizleyip sarar. Arkadaşları tarafından bulunması gecikebilir endişesiyle de yanına bisküvi ve süt bırakır. Gene bir başka Türk, yaralı bir askerimizin yarasını sarar ve hemen gitmesini söyler.”
General Gouraud ise Fransız ordusunda görev alır ve 1930 yılında Atatürk’e saygı ziyaretinde bulunur. Bu arada gazetecilere de bir savaş hatırasını anlatır. Cephede gezerken bir Türk askeri ile Fransız askerini yerde yaralı görür. Her ikisini de tedavi için oradan aldırır. Fakat daha sonra bu Fransız eri, onun hayatını Türk askerinin kurtardığını, kendi sargısı ile ikisinin de yarasını sardığını söylemiş, hayatta kalmasını o Türk askerine borçlu olduğunu ifade etmiştir.
Benzer örneklerin sayısı hiç az değildir. Bu bağlamda ‘’ Mehmetçiğe Derin Saygı Anıtı” Türk askerlerinin centilmenliğini sembolize eden şahane bir anıt olarak, Albayrak sırtında ziyaretçilerini beklemektedir…
Çanakkale savaşları, dünyanın en kanlı savaşlarından bir tanesi olarak bilinmesine rağmen, kahraman Mehmetçiklerimiz merhametlerini düşman askerlerinden bile esirgememiş, vatanlarını işgale gelen düşmanlarına bile acımasızca davranmamışlar yeri geldiğinde onların yaralılarını dahi taşıyıp karşı tarafa bırakmışlardır. Diğer savaşlarda eşi benzeri görülmeyen bu tarz hadiselerin Çanakkale’de yaşandığının ispatı olarak bu anıt dikilmiş ve düşman komutanlarını dahi saygısına mazhar olan Mehmetçiklerimiz için anıta ‘Mehmetçiğe Saygı Anıtı’ ismi verilmiştir. Bir Türk askerinin yaralı bir İngiliz subayını, İngiliz siperine taşırken ki halinin anlatıldığı anıtın kaidesinde, 1967 yılında ülkemize gelen Avusturalya genel valisi Lord Casey’nin Mehmetçikle ilgili övgü dolu sözleri yazmaktadır.
Bu yüksek ahlaka ve cesarete dair şöyle bir hatıra anlatılır: “25 Nisan 1915 günü Conk Bayırı’nda Türkler ve birleşik kuvvetleri arasında korkunç siper savaşları oluyordu. Siperler arasında 8-10 m. mesafe vardı. Süngü hücumundan sonra savaşa ara verildi. Askerler siperlerine çekildiler. İki siper arasında ağır yaralı ve bir bacağı kopmak üzere olan bir İngiliz yüzbaşısı avazı çıktığı kadar bağırıyor, ağlıyor, kurtarın diye yalvarıyordu. Ancak hiçbir siperden, kimse çıkıp yardım edemiyordu. Çünkü en küçük bir kıpırdanışta yüzlerce kurşun yağıyordu. Bu sırada akıl almaz bir olay oldu. Türk siperlerinden beyaz bir çamaşır sallandı. Arkasından aslan yapılı bir Türk askeri silahsız siperden çıktı. Hepimiz donup kaldık. Kimse nefes alamıyor ve ona bakıyordu. Asker yavaş adımlarla yürüyerek yaralı İngiliz askerini kucakladı. İngiliz’in bir kolunu omzuna attı. Ve bizim siperlere doğru yürümeye başladı. Siperlerimizdeki tüm askerler ona nişan almış bekliyorlardı. İyice yaklaşınca yaralıyı yavaşça yere bıraktı ve geldiği gibi kendi siperlerine döndü. Teşekkür bile edemedik. Savaş alanlarında günlerce bu kahraman Türk askerinin cesareti, güzelliği ve insan sevgisi konuşuldu. Dünyanın en yürekli ve kahraman askeri Mehmetçiğe derin sevgi ve saygılar. ” Avustralya Büyükelçimiz Baha Vefa Karatay anlatıyor: Avustralya’da, halen hayatta olduğunu öğrendiğimiz bir Çanakkale gazisini ziyarete gitmiştim. Kendisiyle karşılaştığımız anda o yaşlı haliyle, ayağa fırlayıp, ne olduğunu anlamadan elimi öpüvermişti.
Çok mahcup olduğumu görünce de açıklama yaptı: Hiç müteessir olmayınız. Beni büyük bir yükten kurtardınız. Çanakkale’de savaştığım yıllarda Türklere hayran kalmıştım. Bunlardan birini bulup mutlaka elini öpeceğime dair, kendi kendime yemin etmiştim. Cephede buna fırsat bulamadım. Ülkeme yeminimi yerine getiremeden döndüm. Gittikçe yaşlanıyorum. Sonunda yeminimi yerine getirmek için Türkiye’ye gitmeye karar vermiştim. Tanrı sizi karşıma çıkardı da bu yaşımda, bu büyük zahmetten beni kurtardı. Ben aslında şu anda yeminimi yerine getirmiş oldum.” Çanakkale gazilerimizden Ali Demirel, meşhur 27. Alay’a mensup olarak savaşmış, Çanakkale’den sonra Kudüs Cephesine gönderilmiş ve burada esir düşüp 2 yıl İngiliz esir kampında kalmıştır. Bu esarette başından geçen, konumuzla alakalı şu hatırasını anlatmaktadır: Tel örgülere geldiğimiz ilk günlerden biriydi…Bir İngiliz yüzbaşısı…Biz ayakta dizili bekliyoruz. O İngiliz yüzbaşısı bastonla geziyor, topallıyor. Yanında tercümanı var, tecüman başladı bağırmaya:-27. Alay'dan kim var burada?“Öldürecek değiller ya,”dedim. Çıktım ileriye.-Ben varım, dedim.
Bastonlu gavur, topal topal geldi yanıma. Ellerimden, gözlerimden öptü beni. O topal gavur esirlerin başında kumandan filandı heralde. Çok rahat ettim o gavurdan…Allah razı olsun. Bana ayrı bir çadır kuruverdi. “Yanına iki de arkadaş al,” dediler. Bir rahat ettim ama…. Sorma…. Arıburnu’nda yaralanmış gavur da. Çok korkmuş gavurlar Arıburnu’ndan… “Türkler bir kişi kalmayasıya öldüreceklerdi İngilizleri” derdi… Tercüman öyle söylerdi. Her ay bana 20 İngiliz Lirası maaş verirdi. Her hafta 80 paket Filli cigaralarından verirdi. “Sat bunları da para yap,” derdi. Kendi de benim çadırımdan çıkmazdı. Hep yanımda dururdu. Ben de o topal gavura, Alaman kaputlarından içi kadife kaplı bir sandık yaptım. Hani, bizim buralarda vardır ya çeyiz sandığı gibi öyle bir şey. Bir de İngiliz potinlerini söküp, 2 çift yarım potin yaptım. Elle yaptım…Çivilerini filan hep ellerimle yapmıştım. İki Osmanlı altını hediye etmişti bana. Sandığın üzerine de “Esirler yapmıştır,” diye yazdırıp İngiltere’ye götürmüştü. Çok az konuşurdu İngiliz yüzbaşısı. Çanakakle’de çarpışan kahraman Türk askerine duyulan derin saygının bir ifadesi olan bu anıtın üzerinde şöyle yazmaktadır: “Biz Çanakkale yarımadasından Türklerle savaşarak ve binlerce insanımızı kaybederek Kahraman Türk milletine ve onun eşsiz vatan sevgisine duyduğumuz büyük takdir ve hayranlıkla ayrıldık. Bütün Avustralyalılar Mehmetçiği kendi evlatları gibi sever onun mertliği vatan ve insan sevgisi siperlerdeki dayanılmaz heybeti ve cesareti bütün Anzaklıları hayran bırakan yurt sevgisi insanlığın örnek alacağı büyük hasletlerdir. Mehmetçiğe minnet ve saygılarımla”
Whatsapp İletişim Hattı
+90 530 666 66 34
+90 286 212 44 33
Pazartesi - Cumartesi 8:00 - 21:00 Pazar 08:00 - 17:30
2006'dan günümüze "Ufuk Çizgisinin Ötesinde.." Çanakkale'nin Dünya'ya açılan kapısı olan Wilusa Tur tecrübeli kadrosu ile hizmetinizde!