Çanakkale’nin en güzel yerlerinden olan Dalyan, bir balıkçı köyüdür. Teknelerin bağlandığı bu küçük liman, Odunluk İskelesi’ne çok yakındır. Odunluk İskelesi, seneler öncesine kadar Bozcaada’ya araç ve yolcu taşımak için kullanılmıştır. Oysa Bozcaada, Odunluk sayesinde dolup taşarken, hemen yakınındaki Dalyan sadece onu tanıyanları ağırlamıştır. Hemen yakınında bulunan Geyikli, tam karşısında dünyanın en güzel on adasından biri seçilen Bozcaada ile enfes bir coğrafyaya sahiptir. Bölgenin en temel geçim kaynaklarından biri olan zeytin ağaçları ile, bir zamanların en önemli geçim kaynağı olan meşe ağaçlarının arasında saklı bir cennet gibidir. Köyün olduğu yerde antik limanın kalıntıları da durmaktadır. Eski kalıntılar ve modern yaşam, büyük bir tezatlık içinde iç içe geçmiş, Dalyan’a ayrı bir güzellik katmıştır.Bu küçük balıkçı köyü Anadolu’da bilinen en büyük hamam yapısına sahip olmakla birlikte kalp şeklindeki pembe gölü ile de ünlüdür.
Pembe GölPembe Göl Dalyan’da kalp şeklinde bir göl bulunmaktadır. Dünyadaki benzer sekiz örnekten bir tanesidir. Deniz suyunun beslediği bu göl, yaz aylarında kurumaktadır. Eylül ayında ise pembe ve kırmızıya yakın tonlarda bir renk almaktadır. Bu da ısı değişikliklerine bağlı olarak bazen kasım, bazen de aralık ayında tekrarlanan nefis bir doğa olayı olarak karşımıza çıkmaktadır. Yöre halkının “Tuz Gölü” olarak ifade ettiği gölde, sıcaklık ve tuz miktarı artınca “Dunaliella Salina” adlı bitkisel canlı üremeye başlamaktadır. Bunun sonucu olarak da gölün rengi pembeye dönmektedir. Yani güneşin vurma açısı ve yoğunluğu ile tuz miktarı rengi belirleyen faktörlerdir. Deniz kuşlarının da bolca beslendiği göl, özellikle bahar aylarında aldığı renk nedeniyle epey ilgi çekmektedir.Bu güzel balıkçı kasabası, sadece doğal güzelliği değil aynı zamanda Alexandria Troas kenti ile ünlüdür. Köy, antik liman ve kentin üzerine kurulmuştur. Bu yüzden yol boyunca kalıntılar görmek mümkündür. Bu kalıntıların bir kısmı kazı alanında, bir kısmı da ağaçların arasında, hiç beklemediğiniz yerlerde karşınıza çıkmaktadır. Wilusa Turizm’in profesyonel rehberleri tarihin bu saklı güzelliklerini size mutlaka göstereceklerdir.
Alexandria TroasDalyan Köyü ve etrafında kurulan kenttir. Antigonos tarafından Antigoneia ismiyle kurulmuştur. M.Ö 301 yılındaki İpsos savaşı yenilgisinden sonra ismi Lysmimakhos tarafından , Büyük İskender’e atıfta bulunarak Alexandria Troas olarak değiştirilmiştir. Kentin büyümesi için çevrede bulunan Gargara, Hamaksitos, Neandria, Kolonai, Larisa, Kebren ve Skepsis halkı, buraya yerleştirilmiştir. Alexandria Troas bir süre sonra Roma’ya bağlanmıştır. Roma İmparatoru Agustus emekli askerlerini buraya yerleştirerek şehrin büyümesine katkıda bulunmuştur. Hatta Hem Roma hem de Bizans döneminde başkent olması da planlanmış, fakat daha sonra bugünkü İstanbul başkent yapılmıştır. Bu yüzden “Eski İstanbul” olarak da anılmaktadır. Doğu seferine giden gemilerin mola yerlerinden biri olmuştur. Su problemi de yoktur. Zira Kazdağları’ndan Alexandria Troas’a kadar gelen su kemerleri inşa edilmiştir.Tüm bunlar şehri çok zenginleştirmiştir.Ayrıca psikosluk merkezlerinden biridir. St. Paul, Hristiyanlığı yaymak için iki kez gelmiş, birkaç gün kaldıktan sonra Assos’a geçmiştir. Yuhanna’nın öğrencisi Antakyalı psikopos Ignatius da bir süre bu metropolde konaklamıştır. Constantinepole yani İstanbul’un başkent olmasıyla önemini kaybetmeye başlamıştır. Yaşanan büyük depremler sonrasında da kent terkedilmiştir. Osmanlı Devleti’nin sınırlarına katılmasından sonra da ne yazık ki taş ocağı olarak kullanılmıştır. Örneğin Üsküdar’daki Valide Sultan Camisi en bilinen yapı olmakla birlikte, Bozcaada ve İstanbul’daki bir çok yapıda bu kentin kalıntıları kullanılmıştır. Meşe, çam ve zeytin ağaçlarının arasındaki kazı alanında birçok kalıntı görülebilmektedir. Bunların içinde en dikkat çeken yapı iki bin yaşındaki Herodes Attikus Hamamı ile yeşillikler arasında asla görülmeyen gizemli yapı nymphaiondur.
Yerel KültürAslında Bozcaada denilince akla ilk gelen şeylerden birisi üzüm ve şaraptır. Yüzlerce yılın yaşam biçimi olan bağlar, bugün adanın birçok yerinde karşımıza çıkmaktadır. Boğazın çıkış noktasında poyraz rüzgarına maruz kalan adada, nem düştüğü için üzümler için kaliteli bir iklim ortamı oluşmaktadır. Ayrıca paralara bile basılan üzüm, bu yüzden ada için çok önemli bir kültürel değerdir. Kuntra, karalahna, çavuş ve vasilaki dışında bir çok üzüm çeşidinin yetiştiği bu bağların generali “çavuş” üzümüdür. Sofralık olan bu üzüm, adanın sembollerinden olmuştur. 2008 yılından beri naylon torba kullanılmayan adada, Türkiye’nin en eski şarap imalathaneleri ile yeni nesil şarap fabrikaları üretimlerine devam etmektedirler. Kurabiyeleri, dondurmaları ile adı anılsa da, nüfusu hemen hemen 2000 kişi olan adada düzenli olarak çıkan kültür dergisi “Mendirek”, okulların kapanmasından tekrar açılana kadar hizmet veren kitap fuarı, Haluk Şahin, Uğur Dündar gibi çok değerli gazeteci, yazar ve sanatçılar adanın kültürel gelişimi için katkılarını sunmaya da devam etmektedirler. Bir zamanlar İstanbul’dan kalkan gemilerin ancak günler sonra varabildiği ada, bugün düzenli feribot seferleri ila ulaşılabilir durumda. Buna bağlı olarak da ada sokakları özellikle temmuz ve ağustos aylarında oldukça yoğun ve kalabalık.Bu arada adanın yemeklerini de mutlaka tatmak gerekmektedir. Çünkü Rum ve Türk mutfağının birleşimi, çok lezzetli ve farklı yemekler olarak karşımıza çıkmakta. Isırgan, cibes, radika, radika, yahni, deniz kestanesi, çiroz. Ya da asma yaprağında sardalya balığı. Hem Bozcaada, hem Marmara hem Ege’nin bir sentezi neredeyse. Piruhi, pişi, ısırgan çullaması gibi yerel yemekler, adanın yerel tatlar festivalinde de başrolü oynamaktadırlar. Adanın merkezinde bulunan yerel ürünlerin satıldığı tezgahlar da çok popülerdir. Buralarda meşhur gelincik çiçeği, domates, ıhlamur gibi alakasız görünen ama inanılmaz bir lezzete sahip her türlü ot ve meyveden yapılan reçeller, çeşitli otlar satılmaktadır.
Herodes Atticus HamamıAnadolu’da bilinen büyük hamam örneğidir. Birçok kısmı yıkılmıştır. Midye kabuklu kireç taşından oluşan duvarları ise ayaktadır. Duvarları ve kemerler mermerle kaplı olan hamam M.S 135 yılında inşa edilmiştir. İsmini onu yaptıran kişiden almıştır. Romalı senatör ve hayırsever Herodes Atticus. Atticus, İmparator Hadrian’a mektup yazarak şehri susuzluktan kurtarması adına 3 milyonluk drahmi göndermesi için yardım istemiştir. Hadrian da bu talebi kabul etmiştir. Ancak harcama miktarı bunun iki katını geçince beş yüz şehirden alınan verginin bir kente harcanmasının doğru olmadığını ifade ederek onaydan vazgeçmiştir. Atticus da 3 milyonun üzerinde kalan tüm harcamaları cebinden harcayarak su olayını tamamen çözmüştür.
NymphaionNymphe, genç kadın veya gelin anlamına da gelen, dağlarda, denizde, nehirlerde yaşayan tanrısal dişi varlıklardır. Nymphaion da koruyucu tanrıça olduğuna inanılan nympheler için yapılmış anıtsal çeşmelerdir. Roma, Atina, Olympia ‘daki benzerlerinden biri de Alexandrea Troas kentinteki nymphaiondur. Bu anıtsal çeşme ağaçların, çalılıkların arasında saklı duran bir yapıdır. Gizemli duruşu, cazibesini arttırmaktadır. Deniz tarafına dönük bir şekilde, suya dayanıklı taşlardan yapılmıştır. Hatta suyun aktığı yerlerde, kireç tabakaları bile görülebilmektedir. Gösterişli bir mimarisi vardır. Kentin en önemli mimari yapılarından biri olarak hala ayaktadır ve ziyaretçilerini beklemektedir.
Kestanbol KaplıcalarıAlexandrea Troas antik kentinin birkaç kilometre uzağında bulunmaktadır. Şehrin tedavi merkezi konumundadır. Ayrıca Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaralanan askerler burada dinlendirilmiştir. 1. Abdulhamid döneminde bir de tesis inşa edilmiştir. “Ölü dirilten su” olarak da tarihteki yerini alan kaplıca, zengin mineral içeriği ile şifa dağitmaya devam etmektedir.Dalyan’a geldiğimizde mutlaka uğradığımız yerler arasında liman, kazı alanı, Nymphaion, Atticus Hamamı bulunmaktadır. Hem doğa hem de tarih açısından çok zengin bu programın sonunda yaptığımız küçük de bir kaçamak var. Dönüşte Geyikli’ye uğrayarak Ata Demirer Parkı’nda bir bardak çay içmek…
Whatsapp İletişim Hattı
+90 530 666 66 34
+90 286 212 44 33
Pazartesi - Cumartesi 8:00 - 21:00 Pazar 08:00 - 17:30
2006'dan günümüze "Ufuk Çizgisinin Ötesinde.." Çanakkale'nin Dünya'ya açılan kapısı olan Wilusa Tur tecrübeli kadrosu ile hizmetinizde!